Haberler

İSRAİL İNSANLIK DÜŞMANIDIR

50 ülkeden 600 insan ve 6 gemi ile yola çıkan Gazze'ye insani yardım konvoyu, Akdeniz'in Uluslar arası sularında seyrederken, 31 Mayıs 2010 günü saat 04:30' da, İsrail Silahlı kuvvetleri tarafından deniz ve havadan saldırıya uğramıştır.

Alınan bilgilere göre, bu saat itibariyle (31 Mayıs saat 15:00) 19 şehit ve 60 yaralı bulunmaktadır. İnsani yardım şehitlerine Allah'ta rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

İnsani yardım gemilerine silahla saldırmak, gemiyi gönderen ülkelerin halkına ve özellikle TÜRK halkına savaş açmak demektir.

Sivil, silahsız, yardım amacıyla giden insanlara silahla saldırmak, İSRAİL' in gerçek yüzünü bir defa daha ortaya çıkarmıştır. İnsanlık düşmanıdır.

ANADOLU KARTALI HAVA TATBİKATI KRİZİ

10:23 Ekim 2009 tarihleri arasında icrası planlanan “Anadolu Kartalı 2009/3 tatbiktının Uluslararası bölümünün ertelendiğinin açıklanması ve TRT 1 tarafından yayımlanan “Ayrılık” dizisinde, İsrail Askerlerinin Filistin'de yaptıkları katliam ve insanlık dışı eylemlerle ilgili sahnelerin bulunması, İsrail'in sert tepkisi ile karşılaştı.

Meseleyi geçmişi ile irdelemek gerekmektedir.

Zihinlerimizi yoklarsak, Şubat 1997 tarihinde, Sincan Belediye Başkanlığının düzenlediği “Kudüs Gecesinde” İsrail'in Filistin'de uyguladığı katliamları konu eden bir piyes nedeniyle, şehrin tanklarla işgal edilmesinin, Belediye Başkanının mahkemeye verilerek 8 yıl cezaya çarptırılmasının, bu gecenin 28 Şubat Post Modern darbesinin gerekçeleri arasında gösterilmesinin yanında, bu günkü gelişmenin değeri daha iyi anlaşılacaktır.

TÜRKİYE GLOBAL KARAR MEKANİZMALARINDA OLMALIDIR

ABD Devlet Başkanı, Barac Hüseyin Obama, Türkiye'yi ziyaret etti. Bu ziyaret farklı bakış açıları ile farklı kişiler tarafından yorumlandı. Ama, olaya ziyaretçinin amacı ve ülkesinin konumu açısından yaklaşılarak yorumlanması gerekir kanaatindeyim.

ABD Global bir güçtür. Devlet Başkanı da global düşünmek durumundadır. Türkiye ziyaretini de bu seviyede değerlendirmek gerekir.

Türkiye, coğrafî mevkii itibarı ile, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu kara havzaları ile Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi Havzalarının ortasında kilit bir mevkiye sahiptir.

Yani Türkiye, Jeostratejik dairede, Coğrafi Konumu ile, bu havzalardaki ülkeleri aktif olarak etkileyip, yönlendirme imkan ve gücüne sahiptir.

Diğer taraftan dini, ırkî, tarihi bağları ve yönetim tecrübesi ile Türk ve İslâm Aleminin sahip olduğu, Asya'nın Batı yarısı ile Afrika'nın Kuzey yarısını kaplayan, iki kat'aya yayılmış, geniş coğrafya üzerindeki 60 Müslüman Ülkeyi etkileyebilen ve bu ülkelere kıyısı olan açık denizlerle ilgilenme imkanı bulabilen bir devlettir.

Yani, Türkiye, Jeopolitik Dairede, ABD dahil diğer bütün Global Aktörlerin hedefinde bulunan bir coğrafyanın lideri olabilme potansiyeline sahiptir.

FİLİSTİN SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?

İsrail'in kullandığı yöntemle çözülür. Yani Filistin'in, İsrail'in askerî gücünü dengeleyecek bir askerî gücü, İsrail'in karşısına koymasıyla çözülür.

Barışçı yaklaşımlar, İsrail'i hakkaniyet çizgisine getiremez.

İsrail sahip olduğu güce ve arkasındaki batı desteğine güveniyor.

Bir de, Filistin'in zayıf, güçsüz ve yalnızlığı onu daha da saldırgan yapıyor.

Hedeflerine ulaşıncaya kadar, askerî gücünü Filistin Halkı üzerinde kullanmaya devam edecektir.

FİLİSTİN TÜRKİYE'NİN ASLÎ MESELELERİNDENDİR

FİLİSTİN-6

 

Dünya gündemini uzunca bir süre daha, FİLİSTİN Meselesinin işgal edeceği anlaşılmaktadır.

  • Kökeni farklı bir şahsiyetin Amerika Birleşik Devletlerine Başkan seçilmiş olması ve yeni dönemde, ekonomik kriz içinden çıkma gayreti içinde olan ABD'nin, şiddet yanlısı dış politasını terkederek, İslâm Dünyası ve Ortadoğu Ülkeleri ile daha yumuşak ilişkilere dayanan politikalar geliştirmek istediği mesajlarının verilmesi;

  • İsrail'in 27 Aralık 2008'de başlayıp, hızı 18 Ocak 2009'da kesilmekle birlikte devam eden GAZZE soykırım teşebbüsü;

  • İsrail'de 10 Şubat 2009 tarihinde yapılacak parlamento seçimleri ve seçim propogandaları sırasında, önde giden siyasî partilerin, Filistin'in meşru hükümetini oluşturan ve GAZZE'deki direnişin mimarı HAMAS'ı yok etme vaatleri;

Bir süre daha dünyanın FİLİSTİN'i konuşacağını göstermektedir.

  • İsrail'in Gazze Saldırısı sırasında, sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde yapılan gösteri ve mitingler sonunda, Türk Halkının ayağa kalkması ve maddi ve manevi yardımlarını Filistin'e yöneltmesi;

  • MGK vasıtası ile Saldırının durdurulması çağrısı, Başbakan vasıtasıyla TC Hükümeti tarafından İsrail'e karşı tavır alınması;

  • 29 Ocak 2009 tarihinde DAVOS'ta yapılan Panelde Başbakanımızın, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e sert çıkışı;

Türkiye'yi dünya gündeminin merkezine oturtmuştur.

Davos Çıkışı Yeni Bir Sürecin Başlangıcıdır

Türkiye, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzından Davos'ta, zalimlere karşı mazlumların koruyucusu olduğunu ve İslâm Aleminin hukukunu korumaya hazır olduğunu açıklamıştır.
Özlediğimiz tavır Davos'ta sergilenmiştir.
Verilen tepki, dünya lideri ülkelerine yaraşır bir tepki idi.

Ezik insanların yorumları, bu tarihi olayı yanlış gösteremez.
Dış temsilcilerimiz daha kişilikli olmalıdır.
Türkiye'nin gücünü ve önemini, önce kendi insanımız anlamalıdır.
İsrail, dünyada görmediği tepkiyi Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan'dan almıştır.
İsrail'e karşı, askeri gücü devreye sokmak kadar önemli bir kararlılık ve ağırlık konulmuştur.
İsrail bundan sonra pervasız davranamayacaktır.
Katliamlarına devam edemeyecektir.
Türkiye'nin ikazları daha fazla dikkate alınacaktır.
Anladığı üslupla, Türkiye'nin kararlılığı anlatılmıştır.

TÜRK-İSRAİL İLİŞKİLERİ DÖNÜM NOKTASINDA

İsrail'in Gazze saldırısından sonra, Türkiye İsrail ilişkilerinde bir dönemi kapatıp yeni bir dönemin açılmasını gerektirecek olaylar yaşandı, kitlesel tepkiler gelişti.

İlişkilerin gerçek rayına oturması gerekir.

Milletin rızası dışında oluşan iradenin, Türkiye'nin imkanlarını İsrail'e tahsis ettiği bir dönem yaşadık.

Sincan Belediyesi tarafından düzenlenen Kudüs gecesinde, israil'in Filistin'de uyguladığı katliamları anlatan bir temsil nedeniyle, Şubat 1997'de İlçeyi tanklarla işgal ettiren, bu oyunu Post Modern Darbenin gerekçesi yapan ve “demokrasiye balans ayarı” yaptıklarını söyleyen 28 Şubat zihniyeti; 1992 yılında yapılmış “Turizm İşbirliği Anlaşması”na ilave olarak arka arkaya;

  • 23 Şubat 1996 tarihinde Askerî Eğitim ve İşbirliği Anlaşmasını,
  • 14 Mart 1996 tarihinde Serbest Ticaret Anlaşmasını,
  • 26 Ağustos 1996 tarihinde Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasını,

Yapmıştır.

Hizmetlerimiz hakkında ve ihtiyaçlarınız ile ilgili detaylı bilgi edinmek için bizimle iletişime geçin...

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Ürünlerimiz ve Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için tıklayınız.

Whatsapp İletişim Hattı