BİZİMKİLERE NE OLUYOR

Ülkeleri yabancı silahlı güçler tarafından işgal edilen Milletlerin, her türlü imkânı kullanarak, nizami ve gayri nizamî kuvvetleri ile işgalciye direnmesi ve onunla mücadele etmesi, en doğal HAKKI ve en başta gelen ÖDEVİDİR.

Günümüzde ülkeleri işgal, kendileri esir edilen milletler Müslüman Milletlerdir. Canları, malları, namusları, kutsalları ve bütün değerleri ayaklar altına alınan, şehirleri, kasabaları, köyleri harabeye çevrilen bu insanlar, işgalciye direnince bütün dünya ayağa kalkıyor. Bu kutsal direnişi İslâmî Terör olarak isimlendiriyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden Çifte Standart

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında DGM'de yargılanması sırasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6'ncı, gözaltı süresinin uzunluğuyla ilgili 5'inci ve kötü muameleyle ilgili 3'üncü maddesinin ihlal edildiğine ilişkin 2003 yılı Mart ayında alınan kararı değiştirmemiş ve adil yargılanmadığını ileri sürerek , Terörist Başının yeniden yargılanması ya da dava dosyasının yeniden açılması gerektiğine dair gerekçeli son kararını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine sunmuştur.

Terörist başının yargılanması sırasında, Devlet Güvenlik Mahkemelerimizin Kuruluşunda bulunan asker üye, Kuruluştan çıkarılmış, verilen idam kararı ise uygulanmayıp askıya alınmış ve idam cezası kaldırılmıştır.

Bütün bunlara rağmen yargılamanın adalete uygun şekilde olmadığı gerekçesi ile yeniden yargılama veya dava dosyasının yeniden açılması talep edilmektedir.

Hem şahsım, hem de mensubu bulunduğum Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Üyelerimiz; fikir, düşünce ve eylemleri ile en uzağımızda bile olsa; her hangi bir kişinin savunması alınmadan veya savunma alınma safhasında insanlık dışı yöntemler kullanılarak; hukuk dışı ve hatta yasa dışı yöntemlerle yargılanmasının veya yargısız suçlu muamelesi yapılmasının, bu işlemleri yapan kişi ve kuruluşlara hiçbir değer kazandırmadığı gibi bu yargılama ve sonucunda tesis edilen işlemlerin de zulüm niteliği taşıdığına inanlardanız.

İSLÂMIN GARİP VE YETİM ÇOCUKLARI

Her gün yeni bir katliam.

Ülkelere öldürerek giriyorlar.

Girdikten sonra öyle karıştırıyorlar ki, kan durmuyor.

2003 yılından beri Irak'ta 650 bin sivil katledilmiş.

Afganistan'da her yıl binlerce sivil hayatını kaybediyor.

Filistin, 60 yıldır kan ağlıyor. Açık hapishane gibi..

İsrail, bütün modern harp gücü ile, sınırsız şekilde, 27 Aralık 2008'den beri beş gündür Gazze'yi bombalıyor. Bu yazının yazıldığı 31 Aralık itibariyle, 380 şehit, en az 1700 yaralı var.

İslâm aleminde, tepkiler çığ gibi, ama sonuç yok.

Katliam resimleri içimizi sızlatıyor.

Bu Ülkeler, “İslâmın Garip ve Yetim” Ülkeleridir.

İSRAİL SAVUNMA SAVAŞINA ZORLANMALIDIR

FİLİSTİN-2

 

Her şeyin bir doyum noktası vardır. Savaşlarda da doyum noktası, zaferin hezimete dönüştüğü, taarruz veya savunmanın sürdürülebildiği son noktadır. Liderler ve ehliyetli komutanlar, bu noktaya gelmeden önce ateşkesin ve barışın yapılmasını planlarlar.

İsrail'deki Yahudi Nüfusu dört milyon civarındadır. Askerlik çağındaki erkek nüfusu en fazla 700 bin olabilir. Ordusunun seferi kadrosu ise 500 bin civarındadır. Bütün yedeklerini göreve çağırmak mecburiyetinde kalsa, evinde ve işinde kimse kalmaz. Bu hali uzun süre devam ettiremez.

Bugüne kadar uyguladığı savaş stratejisi, baskın şeklinde ve yoğun hava desteğinde, zırhlı birliklerle taarruz ederek, hedeflerini süratle ele geçirmek, bu safhaya yaklaşırken BM ve batı ülkelerinin araya girmesini sağlayarak, taarruzlarının hızı kesilmeden, ateşkes yapmaktır.

FİLİSTİN'İN DE ORDUSU OLMALIDIR

İsrail'in son Gazze Saldırısının hedeflerinin neler olabileceğini 15 Ocak 2009 tarihli “İsrail Savunma Savaşına Zorlanmalıdır” başlıklı yazımızda ifade etmeye çalışmıştık.

Hatırlanırsa o yazımızda, saldırıda ulaşmak istediği hedefleri ifade ettikten sonra ;

En geç 20 Ocak 2009 tarihine kadar, yaptığı hamle ile ve daha sonraki hamleler için elde ettiği avantajla, birlikleri de fazla yıpranmadan, sanki bir sürek avı zamanı kadar bir süre içinde, Filistine ve tüm dünyaya şartsız olarak “ATEŞ KES” kabul ettirmek olabilir.” demiştik.

Saldırı 18 Ocak 2009 tarihinde durdurulmuş, 21 Ocak 2009 tarihinden itibaren de çekilme başlamıştır. Ama kuşatmanın ve ablukanın daha sıkı olarak devam edeceği kanaati devam etmektedir.

İsrail Dışişleri Bakanının beyanatlarından, saldırının, bizim işaret ettiklerimize benzer amaçlarla yapıldığı anlaşılmaktadır.

İsrail açıkça, “ihtiyaç duyduğumuzda askerî harekât yaparız”, “bize de kimse karışamaz ve İsrail'i kimse engelleyemez” demektedir.

Hizmetlerimiz hakkında ve ihtiyaçlarınız ile ilgili detaylı bilgi edinmek için bizimle iletişime geçin...

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Ürünlerimiz ve Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için tıklayınız.

Whatsapp İletişim Hattı

Tüm Eğitim ve Danışmanlık hizmetlerimiz dost ve müttefik ülkelerin Silahlı Kuvvetleri ve Polis Teşkilatlarına mahsustur.

Eğitimlerimize bireysel katılım mümkün değildir!