Okuyacağınız bu makale SADAT Savunma ve Vekalet Savaşları başlıklı yazılarımızın üçüncü ve sonuncusunu teşkil ediyor. SADAT Savunma bir savunma danışmanlık şirketi olmasına karşın batılı emperyalist ülkelerin özel askeri şirketleri gibi girdikleri ülkelerde kan ve göz yaşı ekmeyip, barış ve huzurun teminatı olarak faaliyet göstermektedir.
Üstelik bu ülkelerde verdikleri hizmeti Türkiye’nin ve taraf ülkelerin kanun ve nizamlarına uygun hareket ederek yerine getirmektedirler. Bu faaliyetleri yürütürken mevcut ülkelerin milli gelirlerini hortumlamayı değil cüzi bir kazanç ile daha ziyade hizmet kaynaklı anlayışla yürütme gayretindedir.
Asli amaç ticari kazanç sağlamak değil kardeş kanının döküldüğü bu ülkelerde barışı sağlayacak stratejik eylemlerin hayata geçirilmesi için çalışılması olmuştur.
Beklenen sonuç kabileler ve aşiretler arasında rekabeti tetikleyici karşılıklı güç dengelerini bozucu teşkilatlanmadan ziyade ortaklaşa hareket etme kabiliyetini ve teşkilat yapısını hayata geçirmelerini sağlayacak stratejileri ortaya koymalarını sağlamaktır.
Bölge ülkelerinin mevcut tehdit değerlendirmelerine uygun olarak, coğrafik ve jeopolitik yapıları dikkate alınarak mevcut silahlı kuvvetlerinin organize edilmesi ve optimum fayda sağlayacak teçhizat, malzeme, araç ve gereçlerle donatılmalarını sağlama gayreti ön plana çıkmaktadır.
Bu teşkilatlanma kurgulanırken batı menşeli askeri teçhizat yerine Türkiye menşeli ve İslam Ülkelerinde üretimi gerçekleştirilen silah, mühimmat ve malzemelerin yer aldığı teşkilatlanma yapısı esas alınmaktadır.
Bir ülkenin sınırlarını, topraklarını ve halklarını mütecaviz girişimlere karşı koruyabilmek için ihtiyaç duyduğu eğitim konularını insan kaynağı yapısına, kültürel ve ahlaki değerlerine göre analiz etmekte ve eğitim önceliklerini belirlemektedir.
SADAT Savunma; Dost ve müttefik ülkelere yönelik askeri tehdit değerlendirmesini yaparak, bu değerlendirmeye göre ihtiyaç duyacakları ortak savunma imkanlarını tespit eder ve ön görülen tehdide uygun olarak Silahlı Kuvvetlerini organize eder. Hizmet verilen ülkelerin Silahlı Kuvvetlerinin harbe hazırlık seviyelerini inceler ve tespit edilen eksiklikleri giderme yönünde çözümler üretir.
SADAT Savunma hizmet verilen ülkelerin Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin tek er ve en küçük birlikten en üst seviye birliğine kadar ihtiyaç duyulan nizami askeri eğitici eğitimi ve son kullanıcı eğitimini vermektedir. Buna bağlı olarak;
Gayri Nizami Harp,
Özel Harp,
Baskın,
Pusu,
Sabotaj,
Kurtarma / Kaçırma,
Sualtı ve Su Üstü Harekâtı,
İç Güvenlik Harekâtı,
Taarruz ve Savunma gibi
Bir devletin ihtiyaç duyacağı tüm askeri eğitimleri vermekte ve bu maksatla Türk Silahlı Kuvvetlerinde üstün başarı ve hizmet ile görevlerini tamamlamış ve emekli olmuş subay ve astsubayları kadrosunda bulundurmaktadır.
SADAT Savunma bu eğitimlerinin tamamını dost ve müttefik İslam Ülkelerinin resmi silahlı kuvvetlerine ve emniyet teşkilatlarına vermekte, kesinlikle bireysel eğitim vermemektedir.
Kaldı ki özellikle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bireysel manada askeri eğitim vermek mümkün değildir ve bu kanunla yasaklanmıştır. SADAT Savunma Türkiye Devletinin İslam Ülkeleri nezdinde yardımlaşma etkisinin farkındadır ve bu ülkelerin Türkiye devletine olan sempatisini ve sevgisini yakından müşahede etmektedir. Bunun bilincinde olan SADAT Savunma ülkemizin meşruiyetine gölge düşürecek en ufak gayri meşru bir davranışın içerisinde olmamaya özen göstermektedir.
Türkiye ve İslam Ülkeleri ekonomik olarak zengin yeraltı ve yer üstü kaynaklarına sahip olmanın yanında coğrafik anlamda dünya siyasetini ve ticaretini kontrol edebilecek olan bir bölgede yer almaktadır.
Bu maksatla dünya siyasetini yönlendirmek isteyenler Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölge ülkelerini kontrolleri altına almak istemişler ve bölge zenginliklerinden tek taraflı istifade etmeyi hedeflemişlerdir. Birinci Dünya Savaşından sonra Osmanlı’nın yıkılması ile meydan boş kalmış ve maalesef bu hedeflerini gerçekleştirmeyi başarmışlardır.
Osmanlı’nın yıkılışı ile bu topraklarda başlangıçta 36 ülke ortaya çıkmış iken bugün geldiğimiz noktada neredeyse ellinin üzerinde ülkenin ortaya çıktığını görmekteyiz. Osmanlı sonrası bölgeyi dizayn eden savaşın galipleri işgal ettikleri ülkelerin başına kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda hizmet edecek kukla idarecileri getirmişler ve bugüne kadar bu bölgenin zenginliklerini kendileri kullanmış ve bölgeden ayrılmak zorunda kaldıklarında ise söz konusu bu ülkeleri birbirleri ile çatıştırmayı başarmışlardır. Bölge ülkeleri birbirleri ile çatışırken enerji kaynakları ile elde ettikleri gelirleriyle bu kez emperyalist ülkelerden fahiş fiyatlara savaş ekipmanları almışlar ve enerji kaynaklarından elde ettikleri gelirlerden çok daha fazlasını bu ülkelere geri ödemek durumunda kalmışlardır.
Bu durum karşısında emperyalist ülkeler zenginleşirken, bölge ülkeleri her geçen gün fakirleşmiş ve yoksullukla mücadele etmek durumunda kalmışlardır.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız kadarıyla SADAT Savunma emperyalist ülkeler karşısında geleceğe dönük olarak etkili bir rakip olacak faaliyetlere imza atmaktadır. Bu durumu varlıkları için bir tehdit olarak gören kan emici canavarlar içerden ve dışardan elde ettikleri maşaları vasıtası ile SADAT Savunmanın saf dışı edilebilmesi için kanunsuz ve hukuksuz faaliyetler ortaya koyduğunu dillendirmekte ve harekât alanını daraltmak için elinden geleni ardına koymamaktadır.
Emperyalist tek dişi kalmış canavarların davranışlarını anlamak mümkün olsa da içimizdeki savunucuların amaç ve niyetini anlamakta gerçekten zorlanıyorum desem yeridir. Kendini aydın, düşünür, gazeteci ve bilim insanı olarak gören bu insanların bölgemizde oynanan bu oyunları fark edememesi anlaşılır bir durum değil.
Bu insanlar ya farkında olmadan emperyalizmin değirmenine su taşımakta ya da bilerek ve isteyerek sırf ideolojik amaçla bu işin içerisinde yer almaktadırlar. Her iki durumda da bu insanların notunu siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
SADAT Savunmanın Türkiye’nin bölgesel güç konumundan küresel güç olma yolunda faaliyet veren yerli ve milli bir şirket olduğunu anlatmak için bir örnek daha vermek istiyorum. Bugün geldiğimiz noktada Türk Savunma Sanayi’nin direğini oluşturan TUSAŞ, HAVELSAN, ROKETSAN, MKEK ve ASELSAN gibi dev kuruluşlar ürettikleri silah, araç, gereç ve mühimmatları dost ve müttefik ülkelere pazarlamakta ve onların savunma güçlerine güç katmaktadırlar. Şimdi biri çıkıp “Türkiye bu şirketleri vasıtası ile ürettikleri silah ve mühimmat ile terör unsurlarını destekliyor” dese…
Böylesi bir iddia nasıl mesnetsiz ve akıl dışı bir iddia olur değil mi? Bu iddiaya ancak güler ve geçersiniz. İşte SADAT Savunma için ortaya konulan bu iddialar bu denli asılsız, akıl ve izandan yoksun kasıtlı iddialardan oluşmaktadır.
Kıymetli okurlarım bugüne kadar ülkemizde terör eylemlerini gerçekleştiren PKK’nın ABD ve Rus menşeli silahları kullandıkları aşikarken, Suriye’de ABD binlerce tır silahı PKK/YPG’ye vermişken, Libya’da Hafter’e silah ambargosuna rağmen silah veren batılı ülkeler ile Rusya açığa düşmüşken SADAT Savunmayı bu denli hedefe oturtanların bir tek söz dahi ettiğini duydunuz mu?
Bırakın bu ülkelerin aleyhinde konuşmayı bilakis 15 Temmuz’u gerçekleştirmek isteyen güçler ile hareket ederek bu ülkelerle iş tutmaktadırlar. Geleceği okumaktan yoksun, bölge stratejilerini keşfedemeyen ve Türkiye’nin bölgenin geleceği için hedeflediği konjonktürü fark edemeyenlerin iddiaları SADAT Savunmayı doğru bildiği yoldan alıkoyamayacaktır.
SADAT Savunma bu mesnetsiz, yalan iddialara aldırmadan ve takılmadan üstlendiği misyonu başarıyla ve etkili bir şekilde gerçekleştireceği adımları atmaya devam edecektir.
Alıntı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/sadat-savunma-ve-vekalet-savaslari-3-9076/